Gördüğümüz bir haber, satın almamız için önerilen bir ürün ya da takip edebileceğimiz kişiler gerçekten tesadüfen mi karşımıza çıkıyor? Ekranımıza gelen ve akışımıza düşen bilgiler nesnel mi ve farklı bakış açılarını yansıtıyor mu? Algoritma okuryazarlığı bu ve buna benzer sorulara yanıt aramamızı sağlayan bir okuryazarlık türüdür.
Sosyal medyada gezinirken ne göreceğimizi algoritmalar belirliyor; kredi başvurusunda bulunduğumuzda onaylanıp onaylanmayacağını algoritmalar kararlaştırıyor; bir sigorta teklifi aldığımızda ne kadar ödememiz gerektiğine yine algoritmalar karar veriyor... Algoritmalar basitçe çevrimiçi arama sonuçla- rını ya da sosyal medyada “tanıyor olabileceğimiz” kimseleri önermekten, dok- torların kanser riskimizi belirlemesine, ipotek alıp alamayacağınıza karar ver- mekten, çete şiddeti ve hırsızlık gibi suçlara bulaşma potansiyelimizi tahmin etmeye dek gündelik basit ve kritik çok sayıda alanda kullanılmakta (Peeters & Schuilenburg, 2020: 1). Kısaca “algoritma toplumu”nda (Cardon, 2013; Peeters, & Schuilenburg, 2020) yaşıyoruz ve algoritmalar, arama motoru sıralamaları ve sosyal medya akışlarından, tavsiye sistemleri ve kişiselleştirilmiş reklamlara kadar hayatımızın çeşitli yönlerini şekillendirerek yaygın hale gelmiş durumda.